AHISKA VE AHISKA TÜRKLERİ

AHISKA VE AHISKA TÜRKLERİ

A.Ahıska’nın Coğrafi Konumu

Ahıska şehre,Türkiye’nin kuzeydoğusunda ,Ardahan ilimizle sınır teşkil eden,Gürcistan toprakları içerisinde yer alan ,çok eski bir Türk yurdunun merkezidir.

Abastuban,Adigön,Aspinza,Ahılkelek,Azgur ve Hırtız gibi kasabaları ve bu kasabalara bağlı 200 kadar köyü vardır.Ahıska Türkiye sınırına (Posof-Türkgözü(Badele köyü) 15 km mesafededir.Posof Çay’ının iki yakasında yer alan şehir kara yoluyla Tiflis’e ,Batum ve Türkiye’ye bağlıdır.Ayrıca batıda Türk sınırının çok yakınına kadar uzanan bir demir yolu,Ahıska’yı doğudan Tiflis’e bağlar.Ahıska topraklarının en önemli akarsuyu Kür Irmağı’dır.Batıdan gelip Ahıska’ya ulaşmadan birleşen Posof ve Adigön çayları ,şehrin doğusunda Kür Irmağına karışır ve Hazar Denizi’ne doğru akarlar.Yer yer düzlüklür görülmekle beraber dalgalı bir yapıya sahip olan Ahıska toprakları,sulak ve tarıma elverişlidir.Posof’da olduğu gibi buralarda da yaylacılık geleneği vardır.Ormanlık tepelerin aralarındaki yüksek ve bol otlu vadilerde hayvancılık yapılmaktadır.Çam ormanlarıyla kaplı dağlar arasındaki dar vadide kurulmuş olan kaplıcalı Abastuban,görülmeye değer tabii güzelliklere sahiptir.Ahıska yakınındaki linyit yatakları da işletilmektedir.

Ahıska çevresinde nüfus seyrektir.Ahıska’nın gerçek sahipleri ,1944’de Stalin tarafından sürgün edilmiştir.Bu köylere gelen veya zorla yerleştirilen Gürcü ve Ermeniler nüfusta kalabalıklaşmamıştır.Köylerde nüfus seyrektir.Gürcülerde seyrek bulunmakta ağırlıklı Ermeni nüfusudur.Onlarda toprakların en verimli alanlarına yerleşmişlerdir.Vale köyü bunlardan biridir.1828 yılında nüfus,50,000 olan şehir,1887 de 13,265’e düşmüştür.Günümüzdeki nüfusu ise 24650’dir.

AHISKA’NIN KISA TARİHİ

Eski Çağlar:Ahıska ve çevresi çok eski devirlirden beri insanların topluca yaşadığı bir bölgedir.Milattan önceki çağlarda ,Hürriler,onları takip eden Urartular,Kimmerler ve Sakalar buralara hakim olmuşlardır.

Yukarı Kür ve Çoruh boylarıyla Ahıska bölgesinin Türklük tarihi,çok eski asırlara dayanmaktadır.Son Kıpçaklar’ın Gürcü Kıralı’nın davetiyle gelip yerleşmesinden yüzyıllarca evvel buralarda Kıpçak ve Bun-Türkler’inin yaşadığına dair ciddi bilgiler vardır.Doğu seferine çıkan Makedonlar’ın ünlü kıralı İskender,MÖ.IV. yüzyıl sonlarında Kafkasya’ya geldiğinde,ona karşı çıkan kuvvetli bir Türk varlığının olduğu anlaşılmatadır.Bunlar,Kıpçak ve Bun-Türk adıyla anılmatadır

Kun akınları sırasında batıya doğru sürülen Alan unsurları,bu bölgeye gelmişlerdir. Romalılar’ın Güney Kafkasya’ya hakim olmasıyla ,Alanlar da geldikleri ülkeye,Kuzey Kafkasya’ya dönmüşlerdir.

Bölge ,vı.yy da İran’lılar,Hazarlar, ve Bizanslılar arasında el değiştirmiştir.Hazarlar,Kafkasya coğrafyasında çok büyük rol oynamışlardır.xx. yüzyıl başlarına kadar haberdar olduğumuzana dili Türkçe olan,aralarından aşıklar yetişen ve halk tarafından Çutuf denilen Musevi unsurunun,Hazar hatırası Karaimler olduğu söylenebilir.

Bugün Rus ve Gürcü kaynaklarında Mesketya adıyla anılan Ahıska bölgesinin eski sakinleri kimlerdi ? Bu soruya çok net cevap bulmak zor olsa da,milattan önce İskender’in Seferinde buralarda Türk unsurlarının yaşadığına dair kuvvetli bilgiler mevcuttur. Mesket’ya adının da, buralarda yaşamış eski bir kavim olan Meshlerden kalmış olduğu anlaşılmaktadır.Bu kavimin menşeini belirlemek zordur.Bununla birlikte şu görüşleri ileri sürülmektedir:Meshler,Nuh Nebi oğlu Yasef’in oğlu,Oğuz’un pederi Mesek’ten gelen Masagetlere dayanır.Meshkler,Katvel(Gürcistan) güneyinde yaşamış Gogarlı(İskit) ve Turani yerli Hırisiyan halkıdır.

Meshler’in Gürcü olduğunu iddia edenlerin de kesin kaynağı yoktkur.Ahıska’nın Rustav köyünde dünyaya gelmişolan ünlü şair Şota Rustaveli,”Üstadım Genceli Nizame’dir) demiş ve eserinde tamamen İslami motifler kullanmıştır.Şair Rustaveli’nin ad ve soyadının Gürcü kalıplarında görülen,-vili,-dze gibi ekleri almaması da dikkat çekici bir hususdur.Dilinden başka Gürcü kültürüyle ortak noktaları bulunmamaktadır.Bu kavim ,muhtemelen Hitit,Asur ve Sümerler gibi kayıp bir topluluktur.

Ahıska bölgesinden 1944 ‘de sürgün edilen Türk unsuru,Mesh değildir.Bu topluluğun,Kıpçak hatırası olduğu artık kesinleşmiştir.Eski çağlarda Kıpçak Türkleriyle birlikte bu bölgede yaşadığı anlaşılan Mashler Kıpçakların yahut Kartvellilerin arasında erimiş olmalıdır. Zira Kartvel/Gürcüler, küçük millet olmasına rağmen, dünyada emsali az görülecek derecede ırkçı bir yapıya sahiptirler. Ele geçirdikleri yerde ilk başvurdukları yol yerli halkın isimlerinin değiştirilmesi olmuştur. Bunun en son örneği,1919 yılında işgal ettikleri Posof’ta görülmüştür.

Makedonyalı İskender’in, Kafkasya’ya geldiği sıralarda buralarda Kıpçak ve Bun-Türk unsurları yaşamaktaydı. Bu bilgi batılı kaynaklarla birlikte Gürcü kaynaklarında da geçmektedir.

Fransız bilgini Brosset, Bun-Türklerin Turani kavimden geldiğini bildirmektedir. Gürcü dil bilgini, Marr ise, Bun-Türk’ün “otokton/yerli Türk anlamına geldiğini yazmaktadır.Bu bilgiler Çoruh ve Kür boylarında ,dolayısıyla Kafkasya’da ,Türklük tarihinin,ne kadar eskilere gittiği konusunda kesin bir fikir vermektedir.

Kıpçak ve Atabek Hükümeti

Kıpçaklar,1068 ‘de Rus Knezlerinin müttefik kuvvetlerini yenerek güney Rusya sahasına yerleştiler.1080’lerde Balkaş gölünden Tuna nehrine kadar uzanan topraklara Kıpçak Eli/Komania deniliyordu. Kıpçakların bir kısmı Kırım’da yerleşirken diğer bir kısmı da daha güneye , Kafkaslara doğru indiler. Kıpçak Eli’nde daha sonrası Altunordu devleti kurulmuştur.

Gürcü Kıralı II.David ,Selçuklular’a ve İranlılar’a karşı savaşacak ordusu olmadığından, Kıpçak Türklerini ülkesine davet etti.(1118-1120).Azak Denizi doğusu ve Kafkaslar kuzeyinden gelen 45.000 Kıpçak ailesi ,Çoruh-Kür ırmakları boylarına yerleştiler ve güçlü bir ordu kurdular.Gürcistan ,bu ordu sayesinde canlandı hatta Tiflis’i Selçuklulardan geri alarak topraklarını Erzurum yakınlarına kadar genişletti. Zamanla Gürcistan’da Kıpçak/Kuman Türkler’i arttı.Bu topraklara yerleşen ve Gürcülerle din birliği bulunan Kıpçak Türkleri,devletin ordu,siyaset ve maliyesinde çok etkili konuma girdiler.Zamanla güçlenen Kpçak Atabeyler’i ,1267 yılında Tiflis’e baş kaldırarak bağımsızlık mücadele verdiler. Onların bu faaliyeti İlhanlı Hükümdarı Abaka Han Tarafından da desteklendi.Bugün Posof’ta kalıntıları bulunan Cak/Caksu kalesi onların hatırasıdır.

Atabek Ailesinin siyasi faaliyetlerinden Gürcü kaynakları bahsetmektedir. Gürcistan’a gelen Moğollar’a karşı savaşmak üzere 1266 tarihinde Tiflis’e gidin Kıpçak Bey’i Caklı Sergis, Gürcü Kralı David tarafından tutuklandı. İlhanlı Kağanı Abaka Han ,David’den Sergis Bey’i serbest bırakıp kendi yanına göndermesini istedi. Sergis Bey, Abaka Hana, artık Gürcü yönetiminde yaşayamayacaklarını ve bağımsız olmak istediklerini bildirdi.Böylece Abaka Hanın desteğini alan Atabek ailesi ,Gürcistan’dan ayrı bir hükümet oldu.

Ahıska Atabekleri hükümet olduktan sonra Osmanlı Devleti ile iyi münasebetler kurmuşlardır.1500/1516 yıllarında Artvin, Ardahan, Ahıska Beyi olan Kıpçak Atabek’i Mirza Çabuk,1508’de Trabzon Sancak Beyi Şehzade Yavuz Selim’e kendi askeriyle öncülük etmiş; Batı Gürcistan’ın Osmanlı’ya itaatini sağlamıştır.1514’te Çaldıran Sefer’inde de Osmanlı ordusuna sefer sırasında ,sürülerle etlik koyun,yüzlerce yük yağ,bal ve un vererek yardımcı olmuştur.Onun bu siyaseti ,Gürcü kaynakları tarafından eleştirilmektedir.Atabek Hükümeti,310 yıl yaşamıştır.Anadolu’nun en uzun ömürlü Türk Beyliğidir.

Osmanlı fethinden sonra 1595 yılında yapılın sayım sonucu hazırlanan Ahıska Tahrir Defteri’ndeki vergi mükellefi köylü isimlerinden bölge halkının Türklüğü açıkça anlaşılmaktadır. Örnek olarak: Aslan, Yavuz, Bayındır, Bekar, Çabuk, Devletyar, Elaldı, Elalmaz, Emirhan, Gögçe, Kantualı, Korkut, Murat, Nuraziz, Pirali, Şahmurat, Temur, Ülkmez, Yaralı, Yusuf gibi adlar mevcuttur.

XVI.yüzyılın başlarından sonra Ahıska Atabeklerinin sınırlar genişlemiştir. Azgur’dan Kars, Artvin, Tortum, İspir, Erzurum’a kadar uzanmaktadır.

 

KAYNAKÇALAR:1-Türkler Ansiklopedisi,2-İsmail Berkok; Tarihte Kafkasya, İstanbul 1958,sayfa 157-158,3-A.Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş,İstanbul 1981 sayfa,410,4-M.Fahrettin Kırzıoğlu, Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar Ankara 1992s.113,5-Mehmet Emin Resulzade, Azerbaycan Şairi Nizami,Ankara,1951 s,189,6-Akdes Nimet Kuat, Türk Kavimleri ve Devletleri,Ankara,1972 Kıpçaklar,7-Yunus Zeyrek,Posof’un Çizgileri Ankara 2004, 8-N. Berdzenişvili, S.Canaşia. Gürcistan Tarihi (Çev.H.Hayrioğlu) İstanbul 2000,s.142vd,9-Yunuz Zeyrek,Tarihi-Osman Paşa,Ankara,2001

 

NOT:Eylül-2012 tarihinde Ahıska ziyaretim sebebiyle 181 fotoğraf ve bir adat kamera kayıtları yapılmış olup, peyder pey yayınlanacaktır. Bu sitede Ahıska’yı çok yakından takip etmiş olacaksınız. Şavşat’ın arkasını bilmeden, ne Şavşat Tarihini öğrenebiliriz ne de Tepeköy (Ahaldaba)Tarihini bile biliriz. Onun içindir ki Ahıska’dan inceleyerek, araştırarak yakın tarihimize geleceğiz. Bu tarihi merak edenlere, nereden, niçin, nasıl gelindiğini bilmeleri bakından faydalı olacağını ümit ederim.

Samet Acar, Türkçe-Edb.ve Tarih Araştırıcısı /İstanbul

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir